Başlık ve bu maçın teması Murat Kosova'dan... Cska Moskova maçının son anlarında ağlamaklı şekilde söylediği "Yazın Şu Tarihi" lafı hepimizin aklına kazındı. O gün gerçekten tarih yazıldı ama perşembe günü yazılacak tarihin önemi çok daha büyük ve Galatasaray'a dair duyguları en şiddetli şekilde hissederken, bu güzel takıma son bir kez "Yazın Şu Tarihi !" diyoruz.
PG: Evangelos Mantzaris - Acie Law
SG: Vassilis Spanoulis - Kostas Sloukas - Dimitrios Katsivelis
SF: Kostas Papanikolaou - Michalis Pelekanos
PF: Pero Antic - Georgios Printezis
C: Joey Dorsey - Kyle Hines - Lazaros Papadopoulos
Rakibimizin ilk maça göre eksiği Gecevicius, fazlası ise Papadopoulos. Gecevicius'un oynamaması bizim için çok önemli, canımızı sıkabilecek el üstü şutlar ve takımın ritmini bulmasına sağlamasıyla değerli bir oyuncuydu. Papadopoulos ise önlem almamız gereken bir isim, zira alçak postta gayet etkili bir oyuncu. Kadroları karşılaştırdığımızda kısalarda biz biraz daha üstünken uzunlarda ise Olympiakos'un üstünlüğünü görüyoruz. Bu nedenle boyalı alan savunması çok kritik, zira savunmaların konuşacağı bu tarz maçlarda sayıya gitmenin en kolay yolu boyalı alanı kullanmak oluyor. Bir başka önemli faktör de hızlı hücumlar... İpekçi'de harika savunmamızı hücumda ödüllendirmemiz gereken zamanlarda hep tempoyu arttırıp kolay sayı buluyorduk. Deplasmanlarda ise arkanızda sizi itecek ve havaya sokacak bir taraftar olmadığından tempo yakalamak zor ve tehlikeli olabiliyor. Olympiakos da iç sahada hücum temposunu yüksekte tutmayı seven bir takım, kısacası hızlı hücum sayıları 2 takım için de önem teşkil ediyor.
Bu tarz maçlarda hep ekstra 1-2 oyuncu çıkar, o oyuncunun bizim takımımızdan çıkmasını umut ediyorum. Normalde Olympiakos'tan üstün takımız ama final maçı olması ve deplasmanda oynayacak olmamızla şartlar eşitleniyor, bu yüzden bizim de 1-2 ekstra oyuncu çıkarmamız gerekebilir. Burada bu ekstra katkı Lakovic ya da Shumpert'tan çok iyi bir hücum performansı da olabilir, Savovic'ten beklediğimizden fazla bir katkı da olabilir, Göksenin'den iyi savunma ve hücumda ceza şutlarını sokması da olabilir.
Olympiakos en az savunma ribaundu alan ve en az asist yapan takım, bizim de bu 2 noktaya yoğunlaşmamız gerekiyor. Ribaundlarda agresif olmalıyız ve rakibe göre daha fazla hücum etmeliyiz, deplasmanlarda kazanmayı kolaylaştıracak etkenlerden en önemlisi bu belki. Yine bire bire dayalı oynayan Olympiakos'ın oyuncularına kolay yenilmememiz gerekiyor, burada Jamon Gordon'a sonuna kadar güveniyorum. Aslında yazacak daha çok şey var ama ne yazsak boş, maça çok az zaman kaldı zaten.
Son olarak söylemek istediğim, şu takımın aldığı yolu düşününce insan inanılmaz mutlu oluyor. "Paok'u, Asvel'i, Rytas'ı eleyebilir miyiz?" derken, şimdi Avrupa'nın en iyi 8 takımından biri olmak için oynuyoruz. Kazanırsak zaten takımın dönüşünde hava alanında olacakları tahmin bile edemiyorum ama kaybedersek de orada onları çiçeklerle karşılayacak büyük bir grubun olacağını adım gibi biliyorum. Oktay Mahmuti söylemişti ya: "Bu taraftar bir gün gelecek, bu tip onurlu mağlubiyetlere sevinmeyecek." Mağlubiyet olursa sevinmeyeceğiz bugün ama başımız dik, Galatasaray'ı ve Türk Basketbolu'nu en iyi şekilde temsil etmenin verdiği huzurla dolaşacağız.
Abdi İpekçi'de bu sene yazılan hikayeden ansiklopedi olur, ben o ansiklopedinin bir cildine de "Top 8 - Siena Serisi" ni eklememizi istiyorum çünkü bu sene en çok üzüldüğüm yenilgi İpekçi'deki Siena yenilgisiydi. Bize bir intikam fırsatı verin, bize İtalya'ya gitmek için bir sebep verin, yazın şu tarihi !