17 Eylül 2012 Pazartesi

Galatasaray Medical Park 2012-2013

Yeni sezona dair, saha içinden çok saha dışına dair yazılacak pek çok şey var aslında ama elimden geldiğince bu toplara girmeyip kendi gözümden takımı eksileriyle artılarıyla yazmaya çalıştım. Umarım bizleri mutlu edecek bir sezon olur diyerek konuya girelim.


Yeni Yapılanma ve Transferler


Ergin Ataman'ın en önemli özelliği her zaman iyi yabancı seçimleri yapması ve egosu yüksek oyuncuları kullanabilmesi olmuştur. Sadece başarılı geçen son sezonunda değil, 2003-2006 arasında Ülker'e M.Booker, J.Blair, Naumoski, Praskevicius, Stombergas, Zukauskas, Trepagnier ve Haislip'i, 2007-2008'de Beşiktaş'a Dalmau, Apodoca, Nicevic, Drobjnak ve Shumpert'ı getirerek transferde iyi iş çıkarmıştı. 2010-2011'de Burak Bıyıktay'dan devraldığı yabancılar Iverson, Ignerski, Ogilvy, Likholitov'un üstüne Kemp'i getirirken 2011-2012'de de Deron Williams, Arroyo, Hawkins, Kemp, Morrison, Erceg ve Bonsu Ergin Ataman'ın yabancılarıydı. Görüldüğü üzere Ergin Ataman her zaman alabileceği en yetenekli ve en kariyerli oyuncuları tercih eden bir koç. Bu noktada oyuncuların bazı zayıf noktalarının ya da sakatlık-mental problemlerinin olması onu ilgilendirmiyor; zira Kemp'in ve pozisyonunda Erceg'in Avrupa'daki en iyi şutörlerden biri, Hawkins'in en iyi savunmacı, Bonsu'nun en atletik uzun, Morrison'ın 3. sıradan draft edilecek kadar skorer ve Arroyo'nun en yetenekli point guard olması onun için yeterli.

Yabancı transferi konusunda harcadığımız paraların hesabını düşünmezsek, Ergin Ataman yine yapabileceği en iyi transferleri yaptı. Jamont Gordon, Henry Domercant, David Hawkins, Milan Macvan ve Boniface N'dong transferleri pozisyonel olarak bakıldığında da yabancı kontenjanı sorunu olmayan Eurocup'ta uzun süreler sahada beraber yer alacak bir takım olarak gözüküyor. Lig içinse Türk oyuncuları ne şekilde kullanacağı ve yapacağı rotasyon belirleyici olacak. Çünkü geçen sene Beşiktaş'ta yaptığı 7-8 oyunculu rotasyonu uygulamasının imkanı dahi yok, bambaşka bir sistem, Ergin Ataman için yeni bir sınav...


Takım Kadrosu


  • PG | Engin Atsür / Jamont Gordon /Ender Arslan

Jamon Gordon'ın Efes Pilsen'e geçmesi pek beklenen bir gelişme değildi. Bunun üzerine Tutku'yu da kadroda düşünmeyince, elimizde kalan tek guard kontratı yüzünden zaten istesek de gönderemeyeceğimiz Ender kalmıştı. 

Engin Atsür'ü her daim çok beğendiğim için transferine çok sevinmiştim. Üstüste 2 talihsiz sakatlık yaşamasa şu an Milli Takım için akla gelen ilk guard olurdu. Bir guarddan istenen her şeyi yapabilecek yetenekte bir oyuncu, çok düzgün bir karakterinin olması da -akla geçen sene Spahija ile yaşadığı olay geliyor- onu özel yapan etkenlerden biri.

Son olarak yabancı guard tercihimizi Jamont Gordon'dan yana kullandık. O da geçen seneden beri CSKA'da fazla süre bulamadığı için  kendi değerinin altına düşmüş ve ikna edilebilecek iyi bir oyuncuydu. Aslında burada geçen sene Ergin Ataman'ın takımının şutör özelliği ve o sistemde çok başarılı olan Arroyo'yu düşündüğümüzde bambaşka bir oyuncu Gordon, bu nedenle sıkıntılar yaşaması da muhtemel.

Bu üçlüyü yanyana koyduğumuzda en derin guard rotasyonunun Galatasaray'da olduğunu söylemeye gerek bile kalmıyor ama sahada alınan verim oranıyla zayıf karınlarımızdan birisi burası olabilir. Rixos Cup'ta görüldü ki Ergin Ataman Beşiktaş'taki 3 saniyede şutun atıldığı çılgın oyun tarzından ziyade biraz daha sistemli ve geçen seneki Galatasaray'ın oyun karakterine yakın bir takım yaratmaya çalışıyor. Jamont Gordon ise aksine yarı saha basketbolunda en önemli silahı olan potaya güçlü penetrelerini gerçekleştiremiyor. Oyun aklı olarak rakip guardların gerisinde, üzerine istikrarsız dış şutlarını ve zaman zaman yanlış tercihler yapabildiğini de eklersek topu ondan çevirmek hücumumuza ciddi darbe vurabilir.

Ligde hali hazırda olan yabancı kontenjanı yüzünden 2 Türk sahada olmak zorunda ve Domercant-Hawkins ikilisini benchten getirmeyeceğimizi düşünürsek ilk 5'e Engin'i monte etmek daha dengeli bir ilk 5 yaratacak. Jamont Gordon ise benchten gelerek takımı biraz daha koşturabilir, 2 numarada oynadığı dakikalarda Engin ve Cenk'e boş dış atışlar hazırlayabilir.

Savunma konusunda Jamont Gordon iyi motive edildiğinde atletizmi ve gücü sayesinde herkesi savunabildiği için Hawkins'le birlikte sahada oldukları dakikalarda yaptıkları baskı öldürücü oluyor. Oyunda olduğunda Göksenin'in de guardlara çılgın bir baskı yapacağını ve Engin-Ender ikilisinin de ortalamanın üstünde savunmacılar olduğunu düşünürsek, savunma da iyi yapabileceğimiz şeylerden biri olarak gözüküyor.

Toparlarsak; Engin'in performansı bizim için gerçekten çok önemli. Jamont Gordon'dan Rixos Cup'ta faydalandığımızın dışında, onun harika yaptığı şeyleri ön plana çıkaracak bir şeyler gerekiyor. Ender ise her zamanki gibi: "hücum süresinin dolmasına 5 saniye kaldı, top Ender'de..."

  • SG | Henry Domercant / Göksenin Köksal
Geçen sene tutmadığını söyleyebileceğimiz Jaka Lakovic transferinden sonra, bu pozisyona vereceği katkıyı bildiğimiz ve Türkiye'yi iyi tanıyan Henry Domercant transferiyle geçtik. 

Unics Kazan'ın geçen yılki "peri masalı" sezonunda fark yaratan isim olarak buraya alınabilecek en iyi oyunculardan biriydi Domercant. Hücumda her türlü skor bulur, birebir oynayabilir, çizgiye gitmeyi iyi bilir ve -hatırlayacağımız gibi- maç toplarında eli titremez. Bunun yanında ortalama bir savunmacıdır, Hawkins gibi pozisyonuna göre sizelı bir oyuncu olması savunmadaki avantajlarımızdan biri olacak.

Göksenin guardlara yaptığı baskıyla çok kullanışlı bir oyuncu olabilir ama hücumda hala çok fazla tercih hatası yapıyor. Şutu hala riske edilebilecek düzeyde ve top hakimiyeti zayıf. Hücumda eksik yönlerinin üzerine gittiği takdirde fazla süre almasının beklenmediği şu kadroda sürpriz oyuncu olabilir. Geçen seneden beri gelişimini düşündüğümde ise bu ihtimal bana bana pek gerçekçi gelmiyor. Nitekim Jamont Gordon'ın da buradan alacağı süreler var ve Göksenin bu rotasyonda süre alabilmesi için hücumuna bir şeyler katmak zorunda.

Henry Domercant'in lider karakteriyle birlikte Göksenin ve Jamont'un HD'nin backupı olmasıyla burayı gayet iyi geçiyoruz.

  • SF | David Hawkins / Cenk Akyol
Elinizde David Hawkins gibi bir oyuncu varsa o pozisyonu dert etmenize gerek yok. Onu yedekleyecek oyuncunun kim olacağı da önemli değil aslında, zira 40 dakika sahada kalabildiğine çok şahit olduk ama kısa da olsa buraya da bir şeyler yazalım.

Beşiktaş'a gelmeden önce müthiş bir savunmacı ve hücumda fiziğini iyi kullanan bir oyuncu olan David Hawkins, 30 yaşında olmasına rağmen geçen sene hücumda inanılmaz bir gelişim göstererek Avrupa'nın en iyi şutörleri arasına girdi. Bunun üzerine kazanma hırsı, liderlik özelliği ve sahaya koyduğu karakteri de ekleyince geçen sene ligimizin MVP'siydi. Bu sene de ondan benzer bir performans göreceğiz, Cenk'in vereceği katkıya göre de önemli maçlarda 30-35 dakika sahada kalacaktır zaten.

Cenk ise önüne gelen son fırsatı iyi değerlendirmeli. Doğuştan şanslı oyuncular vardır, Cenk Akyol da bu sınıfın başını çekiyor ama artık hayal kırıklığının ötesine geçmesi gerekiyor. Yapması gereken şeyler basit; iyi savunma ve hücumda doğru tercihlerle arkadaşlarının yaratacağı pozisyonlarda cezayı kesmek.

Not: Sene içinde iki insan azmanı David Hawkins ve Romain Sato'nun eşleşmesini çok merak ediyorum.

  • PF | Ersin Dağlı / Milan Macvan
Bu yazı 1 ay önce yazılmış olsa "ligin tartışmasız en iyi 4 numara rotasyonu" derdim ama malum olay sayesinde burada elimiz zayıfladı. Açmak gerekirse, Macvan'ın ne kadar önemli bir oyuncu olduğunu ve Ersin'in geçen seneki katkısını tartışmaya gerek yok ama şimdi ikisinden de istikrarlı performans beklemek zorundayız. Özellikle yabancı kontenjanı nedeniyle lig için Ersin'in performansı çok kritik, o iyi olmazsa Ndong'un parkede kalma süresi çok azalacak.

Macvan bu yıl transferine en sevindiğim oyuncuydu. Hemen hemen her yere gidebilecekken niye bizi tercih ettiği konusunda hala düşünmekteyim ama bir yandan da keyfini çıkarmak gerek. Avrupa'nın en iyi ve en komple 4 numaralarından biri artık Galatasaray'da. "Geçen sene Macvan kadromuzda olsaydı ne olurdu?" diye sormaktan da alıkoyamıyorum kendimi.

Kısa pozisyonlarında rakiplerimizle boy ölçüşebilmek için maç boyunca Gordon-Domercant-Hawkins üçlüsünden en az 2'si birlikte olacağı için uzunlarda 1 yerli 1 yabancı tercihi yapmak elzem oluyor. Bu yüzden lig için takımın en kilit oyuncuları Ersin ve Furkan olarak gözüküyor. Takım için en kötü senaryo Ersin'in geçen seneki performansını gösterememesi olabilir ve açıkçası bundan çekiniyorum.

  • C | Boniface Ndong / Furkan Aldemir / Sertaç Şanlı
Üstte yazdıklarımızı buraya da yazmak yanlış olmaz. Sertaç'ın sonucu belli maçlar dışında süre almayacağını düşünürsek Ndong ve Furkan'ın istikrar yakalaması gerekiyor, özellikle Furkan'ın...

Ndong geçen seneye kadar Avrupa'daki en korkutucu pivotlardan biriydi, aslında hala öyle. Geçen yıl Barcelona'da ACB ve Euroleague'de 20 dakika ortalamalarını yakaladı. Hücumda dominant olmaktansa orta mesafe şutlarını tercih edebiliyor ama savunmada orada bulunması bile her maç rakibin 2-3 hücumunu bozmaya yeter. Ndong'un yaşı dolayısıyla bu sene de 20 dakika ortalamanın üstüne çıkmaması gerektiğini düşünüyorum, buradan  konuyu Furkan'a bağlayabiliriz.

Furkan geçen sene geçirdiği iyi sezonun ardından bu sene önemli oyuncu statüsüne yükselecek gibi. Milli Takım ve Rixos Cup'ta gördüğümüz üzere pota altı savunuculuğu konusunda uzmanlığa doğru geçiş yapıyor, hücumda ise pozisyonları smaçla bitirmeye çalışıyor. Kısaların tüm ilgiyi çekeceği kadroda çok iyi istatistikler yakalayabilir. Bu sene ayrı  gözle takip edeceğim  ilk oyuncu olacak, umarım çıkış sezonunu iyi değerlendirir. Heyecanla beklemekteyiz.

Beklentiler / Ne Yaparız?

Eurocup: F4/Şampiyonluk
Türkiye Basketbol Ligi: Yarı Final
Türkiye Kupası: Final/Şampiyonluk

Sebepleriyle açıklamam gerekirse;

Öncelikle bu sene Eurocup'da F4'e kalmak ve oradan gelebilecek bir şampiyonluk bu senenin en büyük hedefi olmalı. Ergin Ataman Eurochallenge'a giden yolda bol bol 5 yabancıyı aynı anda sahada tutmuştu. Bunu ligde yapma şansı yok, zira kadromuz derin ve Engin, Ender, Cenk, Furkan oynamak için buradalar. Ama Eurocup'da hedefe giden yolda "Gordon-Domercant-Hawkins-Macvan-Ndong" beşi olağanüstü gözüküyor. Valencia, Bilbao gibi iyi İspanyol takımlarıyla birlikte Rus takımları en büyük rakibimiz olacak. F4'e kalacağımızı düşünüyorum, ondan ötesi kura şansı ve olası sakatlıklar gibi etmenlere bağlı biraz da...

Ligde ise Efes ve Fb Ülker'in bizden önde olduğunu düşünüyorum. Bizim kadromuz iyi, hatta çok iyi ama rakiplerimizin kadroları ellerindeki süperstarların da etkisiyle inanılmaz. Pota altında 4 kişilik rotasyonumuz sorun yaşatabilir, üzerine en güçlü yer olduğumuz kısalarda bile ne Farmar-Gordon-Tunçeri-Vujacic-Sinan'lı Efes'in, ne de Bo-Sato-Emir-Bogdanovic-Ömer'in önünde değiliz. O yüzden realistik bir tahminle ligde yarı final yaparız diyeceğim ama bu da Ünal Aysal için başarısızlık demek olacak. Sene sonu başarı kriteri Eurocup'da alınacak dereceyle paralel mi olacak, yoksa geçen sene olduğu gibi ligde şampiyonluk gelmezse Ergin Ataman mı gönderilecek? Üzerine düşünmek gerek...

Türkiye Kupası ise başka bir konsantrasyon isteyen kulvar. Öncelikle eleme grubunda sezon açılmadan yapılacak maçta Fenerbahçe Ülker'i yeneceğimizi düşünüyorum. Andersen'in hala  takıma katılmaması ve Batiste'in de doğru dürüst antrenman ve maça çıkmaması bu düşüncemi kuvvetlendiriyor. Yine Türkiye Kupası'nın ileri aşamalarında yarı yarıya maçlardaki gergin ortamın Ergin Ataman'ın işine geleceğini ve Türkiye Kupası'nda en az final oynayacağımızı düşünüyorum.