30 Eylül 2011 Cuma

PAOK Tamam, Asvel Gelsin

Öncelikle istatistikleri koyalım buraya, yazarken ve okurken gözümüzün önünde olsun.











Maça beklemediğimiz bir ilk 5 ile başladı Oktay Mahmuti. Ender-Lakovic-Shipp-Songaila-Andric ilk 5'te çıkan oyunculardı. Çoğumuzun tahmini ise Ender-Andric'in kenardan geleceği ve Jamon Gordon-Furkan ikilisinin ilk 5'te başlayacağı yönündeydi. Muhtemelen Furkan'ın ilk Euroleague tecrübesinde onu ilk 5'te başlatıp maçın başında olası bir faul problemine sokmak istemedi Oktay Hoca, yine aynı paralelde buraları çok sık oynamış Ender ile başlamayı tercih etti.

Maça girdiğimizde başlarda bir durgunluk olacağını çoğumuz tahmin edebiliyorduk, genelde bu tarz turnuvalarda zayıf takımlar güçlü takımlara karşı ilk 2 periyot iyi bir direnç gösterir, dengelerin bozulduğu periyot ise 3.periyot olur. Aynen bu şekilde oldu zaten, maç başa baş gittiğinde hatta 4 sayı geriye düştüğümüzde bile çoğumuz emindik sanırım bu maçı farklı kazanacağımıza. İlk devre Goree ve Wright'ın zor şutları sayıya çevirmesiyle oyun olarak çok rahat götürdüğümüz maçı bir türlü koparamadık. 2.devre savunmamızı iyice sertleştirip bu zorlama şutları atmalarına bile izin vermeyince maç da haliyle koptu.

Maçın özeti yukarıda olduğu gibi, fazla konuşmaya gerek yok bu maç için. O yüzden oyuncu performanslarına geçeyim tek tek;

Ender Arslan: Maçın başında 1-2 hatalı tercihi olsa da maçı kopardığımız bölümde çok etkin rol oynadı. Rakibin faul hakkını doldurmasını iyi kullandı ve serbest atış çizgisinden ekstra 4 sayı kazandırdı, bunların dışında en önemlisi topun değerini iyi bildi. Onun çok daha iyi seviyelerde olamamasının başlıca nedeni olan topla çok oynamasını bu maç hiç görmedik neredeyse, şutlarını iyi seçti ve 4/5 saha içi isabeti, 14 verimlilik puanıyla iyi bir maçı geride bıraktı.

Tutku Açık: Maçı izlemesek ve istatistik hanesine baksak her zaman olduğu gibi vasat bir oyun çıkarmış deriz ama Tutku yine oyuna mükemmel etki etti. Attığı 3 sayılık basket ile o ana kadar 3 sayılık isabeti bulamayan takımımızı müthiş rahatlattı. Bunların dışında zaten Tutku Açık-Luksa Andric ikilisi artık Türk basketbolseverlerin yanı sıra Avrupalı basketbolseverlerin de ezberleyeceği bir ikili olacak gibi gözüküyor. Muazzam pas yeteneği, oyun görüşü, uzunlara da al da at dercesine attığı paslar, Jasikevicius'la özdeşleşmiş olan ama geçen sene final serisinde ben ondan daha iyi yaparım dercesine attığı no-look pasları ile yine basketbol ziyafeti sundu bizlere. Orhun Ene'ye de buradan selam gönderelim bir daha, aslında ona teşekkür etmemiz lazım Tutku'yu Milli Takım kadrosuna almayıp yormadığı için. Asvel maçına çok ön plana çıkmasını bekliyorum, rahat geçmesi muhtemel maçlarda kendini öne çıkarmayı sevmiyor Tutku ama bir kaza yaşamazsak oynayacağımız Rytas maçında en büyük kozumuz ve direksiyondaki isim o olacaktır, buna hiç kuşkum yok. Geçen sene kaldığı yerden devam ettiğini gördükten sonra, bu sene de Türkiye'nin en iyi guardı o olacak gibi gözüküyor. Ama kişisel ricam, biraz istatistiğe de oynasın, istatistiklerin basketbol için en önemli referans kabul edildiği bir ülkede yaşıyoruz çünkü.

Jaka Lakovic: Lakovic bugün kötü oynadı ama hayal kırıklığı bir performans demek de doğru olmaz aslında. Lakovic kariyeri boyunca hep en üst düzey takımlarla, en üst düzey liglerde ve en çoşkulu atmosferlerin önünde oynamaya alışkın bir oyuncu. Bu tarz bir ön eleme turnuvasında ağır favori olarak çıktığımız ve kolay geçmesi beklenen 2 maçta pek öne çıkacağını düşünmüyorum zaten. Ondan performans beklememiz gereken maç Rytas maçı, orada da müthiş bir oyun sergilemeyecektir ki takıma katılalı henüz 1 hafta olduğunu unutmayalım, ama en kritik yerlerde en zor üçlüğü sokmasını bekliyoruz ondan, gerisi için sezon içini bekleyelim. Lakovic zamanla tecrübesiyle, özellikle zor deplasmanlarda bu takıma başka yoldan kazanılması imkansız çok şey katacaktır.

Jamon Lucas Gordon: Onun hakkında bu maç özelinde çok şey yazmaya gerek yok aslında, daha çok başka bir konu üzerinde durmak istiyorum. İlk geldiğinde çok değerli bir oyuncuyu kadromuza kattığımızı ve muhtemelen tüm transferler içinde en verimli oyuncumuz olacağını söylemiştik, bu adamı daha önce izlemiş ve yakından tanıyan herkes benzer şeyleri söylüyordu zaten. Ama işte bazı basketbol ulemaları var ki istatistik üzerinden konuşmayı severler, takım olmaktan çok uzak olan ama yıldızlar ordusu Olympiakos'da bir oyuncunun bu kadar süreyi boşuna almadığını anlayamazlar. Şimdi ilk transfer olduğunda söyledikleri ile ne kadar hataya düştüklerinin farkındalar bu insanlar ama aynı şeyi önümüzdeki seneki transferler için yapacaklarına da adım gibi eminim. Oyuncuyu izlemediyseniz analizini izleyenlere bırakın, izlemediğim oyuncular için ben öyle yapıyorum. Performansına gelirsek, hücumda bugün eşi benzerini az görebileceğimiz çok özel bir performans izledik Gordon'dan. Ama bu demek değil ki sonraki maçlarda hiç sayı atamayacak. Hücum potansiyeli her zaman yüksek ve ihtiyaç duyduğumuzda çekinmeden kullanabileceğimiz bir oyuncu Gordon ama ben onun daha çok savunmaya yönlendirileceğini ve hücumda bir daha bu kadar fazla top kullanacağını düşünmüyorum. Savunmasıyla zaten Avrupa'daki oyuncular içinde en iyilerden biri diyebilirim, geldiğinde All-Around'ın önde gideni, Shipp'in 2 gömlek üstü yazmıştım. Bu sene de bu açıdan çok faydalı olacaktır, özellikle Shipp ile 2-3 pozisyonlarında aynı anda sahada olduklarında rakibi bezdirecek ve elleri kolları çalışan, her yere yetişen bir ikili oluyorlar, nazar değmesin. Ondan tek ricam Twitter alemlerinde fazla gezmesin, anlayan anladı :)

Joshua Shipp: Maç sonu konuştuğum arkadaşlarımın çoğu Shipp'ten memnun değildi. Geçen sene boyunca Shipp'i çok beğenen ve takımda kalması gerektiğini düşünen ben ise yine iyi katkı yaptığını düşünüyorum. Herkes maçın başında kaçırdığı 2 üçlükten dert yanıyor ve yazın şutunu hiç geliştiremediğini söylüyor ki hazırlık maçlarına bakarak bunun ağır bir eleştiri olduğunu söyleyebilirim. Kaldı ki Shipp'i eleştiren çoğu kişinin anlamak istemediği şey bir takımda bir oyuncunun her şeyde iyi olmasının gerekmediği, özellikle Shipp gibi kendine biçilen görevi en iyi şekilde yapan bir oyuncuysa... Bugünkü maçta da geçen sene olduğu gibi guardlara double team gittiğinde içeriye devrilen uzun oyuncuya tersten gelerek top aldırmamak ve onu rahatsız etmek en iyi yaptığı şeydi. Bunun yanında ribaundlara da yine ciddi katkı yaptı, savunması yine iyiydi. Savunmada Jamon Lucas Gordon ile aynı anda oyunda olduğu dakikalarda çaldığımız toplarda bu ikili büyük rol oynadı, böyle savunma canavarı ve All-Around iki oyuncuya sahip olduğumuz için çok şanslıyız.

Preston Shumpert: Shumpert'ı bu sene Shipp ile birlikte ağırlıklı olarak kısa forvet pozisyonunda göreceğimizi düşünüyorduk, bu maçla birlikte bu düşüncelerimiz de pekişti. Bu sene size olarak zayıf kalan 3 numaralara karşı Shumpert'a post up yaptıracağımız da bu maçtan belli oldu. Onun dışında Shumpert bu maçta fazla aktif değildi, muhtemelen ona en çok ihtiyacımız maç olan Rytas maçına saklıyordur kendini. Bir de maçı kopartamadığımızda Shumpert'ı yine 4'e çekip geçen seneki sisteme döndük ki ondan aşağıda da detaylıca bahsedeceğim. Sonuç olarak Shumpert bu sene de bizim jokerimiz ve en büyük silahlarımızdan olacak.

Darius Songaila: Songaila da Lakovic gibi henüz takıma tam uyum sağlayamadığını gösterdi. Hücumda bu haliyle bile önemli bir silah olacaktır ama savunmada takımın sistemine uyum sağlaması çok önemli. Orta mesafeden yüzdesi de Andric ve Furkan'ın ikili oyunlarda daha rahat sayı bulmasını sağlayacaktır. Bu maçı biraz dinlenerek geçirdi, umarım son 2 maçta beklediğimiz katkıyı verir.

Cevher Özer: Cevher maçta az süre aldığı için bu maç özelinde pek bir şey söylemek güç. Ama dikkatimi çeken nokta, kariyerinin bitip gitmemesi için her topu potaya yollamaktan vazgeçmesi gerektiğini anlamış olması. Çok boş kaldığı bazı pozisyonlarda bile potaya bakmayıp set hücumuna devam etti ki buna biraz da Oktay Mahmuti etkisi diyebiliriz. Ondan iyi katkı alabilmek için taraftar desteği şart, sezon içini beklememiz lazım.

Luksa Andric: Galatasaray taraftarının yapısı ruhsuz olan bir oyuncuyu nasıl buraya bağlayabileceğinin kanıtı olan ve benim için de bu takımda özel bir yere sahip olan Andric, bu sene de en büyük kozlarımızdan biri olacak. Özellikle ilk devre geçen senelerde görmeye pek alışık olmadığımız sırtı dönük oyununa da başvurduğumuz ve bundan verim de aldığımız Andric, ikili oyunlarda ise Tutku ile geçen seneden kaldığı yerden devam ediyor. Bunun dışında sadece bana mı öyle geldi bilmiyorum ama ben bugün sahada geçen sene en büyük zaafiyeti olan zayıflığının aksine çok fit ve güçlü duran bir Andric gördüm. Komple bir uzun olma konusunda emin adımlarla ilerliyor, şimdi yapması gereken en önemli 2 şey, her ne kadar sürekli double team yapan bir uzun için çok zor olsa da ribaundlarda konsantre ve agresif olması, bunun yanında geçen seneden beri geliştirmekte olduğu şutunu tehlikeli diyebileceğimiz seviyeye taşıması. Bunları da yaptığında bizim için zaten inanılmaz verimli olan Luksa Andric, Avrupa Basketbolu'nun da en önemli uzunları arasında kendisine rahatlıkla yer bulacaktır.

Furkan Aldemir: Bu sene en sevindiğimiz transferlerimizden biri, kimsenin ona verilen bonservis hakkında bir kere bile konuştuğuna şahit olmadığım Furkan, uzun ve başarılı geçecek Euroleague kariyerinin ilk maçına çıktı bugün. Yaz boyunca şutunu nasıl geliştirdiğine şahit olduğum ve çok yakında iyi şut atan uzun sınıfına gireceğini düşündüğüm Furkan da bir çok açıdan Andric'e benziyor aslında. Çabuk ayakları ile Mahmuti'nin sisteminin en önemli parçası olan pivotların double-team yapması konusunda çok başarılı, ribaundlarda Ümit Milli Takım'da tarihe geçecek performansları olduğunu zaten biliyoruz. Bugün de 11 sayı, 9 ribaund (3'ü hücum) ve 1 blok ile gayet başarılı bir performans ortaya koydu. En büyük eksikliği hücumda ikili oyunlar sonrası bulduğu pozisyonları ve çok iyi takip edip ribaundlarını aldığı topları iyi bitirememesi. Açıkçası bugünkü bu performansından pek tatmin olduğumu söyleyemem, çünkü Furkan gerçekten büyük bir yetenek ve bunun çok daha fazlasını yapabilir, kendisine ve bize sınıf atlattıracak bir sezon geçirebilir. Asvel'in atlet uzunlarına karşı neler yapacağını merakla bekliyorum, daha da önemlisi Valanciunas ile eşleşmesini çok merak ediyorum. Bu yapıcı eleştirilerin üstüne söylemem gerekir ki, bugünkü performansıyla Oktay Mahmuti'nin neden başka bir yabancı pivot almadığını ve Furkan'a güvendiğini göstermiş oldu herkese. Hala pivot almalıyız diyenler de oturup bunu iyi düşünmeli, alacağımız bir yabancı uzun Furkan'ın gelişimini ve ondan alacağımız verimi çok düşürecekti. Enes Kanter Valanciunas'a karşı üstünlük kurmuştu, bunu Furkan'ın pekala da yapabileceğine inanıyorum.

Bunun dışında söyleyebileceğim şeyler;

- Göksenin-Evren-Haluk üçlüsünün bu maçlarda dışarıda kalması doğru ve yapılması gereken tercihti. 4 uzunla herhangi bir maça çıkmak risktir, burada Sertaç tercihi doğruydu. Kadromuzda Haluk dışında 3 numara orjinli tek oyuncu olan Caner'in Evren-Göksenin yerine seçilmesi de bana göre yine doğru tercihti

- Maçın başında 2 uzunlu sistem pek işlemeyince Shumpert'ın uzun forvet oynadığı 4 kısalı sisteme dönmek zorunda kaldık ki bu olumsuz olarak nitelendirebileceğimiz bir noktaydı. Bu elimizde her zaman bir koz olarak bulunmalı ama kadromuzu hep 2 uzunla oynayacakmış gibi ayarlayıp bu sistemi bu kadar çok kullanmak soru işareti. Önümüzdeki maçlarda işlerin kötü gitmediği zamanlarda bunu deneyecek miyiz merak ediyorum ama Gordon-Shipp-Shumpert üçlüsünün sahada olduğu dakikalarda da savunmadaki baskının müthiş arttığını söylemeden de geçmeyelim.

- Maçın sonlarında Caner ve Sertaç'ı biraz daha kullansaydık daha sevinirdim ama Oktay Hoca'nın bir bildiği vardır diyorum ona da. Düşündüğü şey Furkan'ın daha çok süre almasını istemesi ve oynadıkça yararlı olacağını düşünmesi olabilir.

Bu takımı izlemeyi gerçekten özlemişiz. Geçen sene olduğu gibi, "Basketbol keşke maçların 40 değil de 80 dakika oynandığı bir spor olsa" diyebileceğimiz bir sezon yine bizi bekliyor. Bu heyecanın artması ve tüm Avrupa'nın Galatasaray'ın gücünü, savunmasını, İpekçi'de müthiş bir atmosfer oluşturan taraftarını tatması için şimdi yenmemiz gereken sadece 2 takım kaldı. Daha sonra o çok hak ettiğimiz Euroleague arenasına gireceğiz. Asvel karşısında da zorlanacağımızı pek düşünmüyorum, Asvel analizini de yarın vakit bulursam yapmaya çalışacağım.