Basketbolda artık klasik haline gelen yarı yarıya tribünlerde Fenerbahçe'ye üstünlük kurma geleneğimiz bu maçta da devam etti. Burada aslında müthiş bir dezavantajımız vardı. Kayseri'de bize verilen tarafta pota arkasında tribün yerine sahne vardı, Fbliler ise pota arkasında tribün yapabiliyordu ve belki de 2. devre kaçan serbest atışlarda bu önemli rol oynadı. Sayı olarak üstünlüğümüzü bu açıdan çok da kullanamadık çünkü bize diğer taraf verilse hem pota arkasında hem yan tribünlerde rahatlıkla durabilirdi taraftarımız.
Maça Ender-Lakovic-Shipp-Songaila-Furkan 5'iyle başladık. İlk periyot genelde dengede gitse de basit hatalar yaptık, top elimize adeta canlandı, özellikle Furkan biraz heyecanlı gibiydi. 2.periyotta Tutku-Shumpert-Andric üçlüsünün oyuna girmesiyle farkı bir anda 10 sayıya çıkardık. Burada geçen sene bir çok 4 numaranın bile arkasında durabilen Shumpert'ın Bogdanovic'i alçak postta savunamaması bizim için önemli bir handikaptı. Verdiğimiz ribaundların ve yaptığımız top kayıplarının bize fast-break sayıları olarak geri dönmesiyle 10 sayılık fark eridi.
3.çeyreğe biraz daha defansif yönü kuvvetli tutmak amacıyla Ender-Gordon-Shipp-Songaila-Furkan ile başladık. İlk periyot pek iyi oynamayan Furkan hücumda bulduğu sayılar ve çektiği ribaundlar ile bu periyoda damgasını vurdu. 2.periyotta 3 faule ulaşan Shumpert'ın yanı sıra Shipp de 3. faulünü aldı ama burada Caner Topaloğlu müthiş mücadelesi, savunma gayreti ve bulduğu ekstra sayılarla imdadımıza yetişti. Maçı zaten lehimize çeviren de Caner'in bu beklenmedik katkısıydı. 4.periyotta 2.periyodun bir kopyasını gördük. Fenerbahçe Ülker hızlı hücumlarda Gist'in smaçları, alçak postta da Bogdanovic'in Lakovic'e ve Tutku'ya üstünlük sağlamasıyla son 5 dakikaya 7 sayı önde girdi. Spahija sezon başında söylediği kısalarda boy avantajını kullanma faktörünü burada iyi uygulamıştı. 2.03'lük Bogdanovic ile 1.85'lik Lakovic'in eşleşmesinden çok rahat sayı çıkarttılar. Oktay Mahmuti molasından sonra müthiş bir hamle yaptı ve bu dezavantajı ortadan kaldırmak için alan savunmasına döndü. 5 numaralarının şutu olmadığı, 4 numarada Gist, 1 numarada ise Ukic ve Jerrells gibi 3 istikrarsız şutörün bulunduğu Fenerbahçe Ülker, son 2 uzatma periyodunu da sayarsak alan savunmasına 15 dakika boyunca hücum edemedi. Burada komik olan şey, Spahija'nın defalarca mola alması ve alan savunmasına set çizmesine rağmen hiçbir şekilde kolay şut bulamamasıydı.
Normal sürenin son bölümlerinde ve maçın uzatmalarında geçen seneki sisteme döndük ve Shumpert ve Andric'ten kolay sayılar bulduk. Gist'i Fenerbahçe Ülker'e gelmeden önce almamızı çok istememiştim bu yaz ama şimdi gelmediğine seviniyorum açıkçası. Yaptığı spektaküler smaçlarını bir kenara koyarsak savunmada Andric'in yardım savunmasında gecikmesi, Shumpert'ı ise hiç savunamaması bize büyük avantaj getirdi. Normal sürede bitirmemiz gereken maçı 2. uzatma periyodunda olsa da kazandık. Maçla ilgili teknik taktik kısımda söyleyebileceğim son şey, maçta genel olarak çok üstündük ama yaptığımız basit hatalar ve yediğimiz fast-breakler maçın ortaya gelmesini sağladı.
Bu maç sezonun psikolojik ve momentum açısından en önemli maçıydı belki. Bu denli üstün olduğumuz bir maçı kaybetseydik, bizler yine bu takıma sonuna kadar güvenecektik ama bazı taraftarlardan çatlak sesler çıkıp bu güven ortamını bozabilirdi. Bu açıdan yıllar sonra gelen bu kupa ve rüzgarı iyice arkamıza almamız mükemmel oldu. Takıma kavuşmamız gecikecek belki ama bu takım ilk 3-4 maçını kapalı gişe oynayacağına şüphe duymuyorum. Takımımıza maç boyunca müthiş destek veren Kayseri'deki ve Kayseri'ye başka illerden gelen taraftarlarımıza da helal olsun demekten başka söylenecek bir söz yok.
Galatasaray müzesine bir kupa daha kazandıran Erkek Basketbol Takımımız'a, Hakan Üstünberk'e, Oktay Mahmuti ve ekibine ne kadar teşekkür etsek az. Yenilmez Armada artık tam anlamıyla geri döndü, daha yeni başlıyoruz...