16 Ekim 2011 Pazar

NBA'deki Lokavt Üzerine

Batuhan Sarıoğlu lokavt hakkında doyurucu ve akıllarda soru işareti kalmayacak bir yazı yazmış. İzniyle onu burada paylaşmak istedim.

NBA'deki lokavt aldı başını gidiyor malum. Hem şu konu çok öksüz kalmış hem sıkıntıdan hem de takip edenler ya da ilgi duyanlar için essay kıvamında bir şeyler yazmak geldi içimden. Uzun oldukça, NBA'in basketbol yönünün haricinde kontrat muhabbetine ilgi duyanlar için iyi gider diye düşündüm, diğer arkadaşlar direk ana sayfaya atabilirler kendilerini.

Son 1 haftadır çok hareketlendi ortalık tekrardan çünkü ligin iptal edilme eşiğine gelinmişti. Benim gibi bazı arkadaşlar var bildiğim düzenli takip eden NBA'i maalesef kötü haber geldi zamanında anlaşma sağlanamadı ve NBA'in şu an için 2 haftası iptal edildi.

NBA'deki takım sahipleri ve Oyuncular Birliği arasında Toplu İş Sözleşmesi (CBA) var bilindiği üzere. NBA'deki 22 takımın sürekli zarar etmesi, büyük pazarların kendi 3'lülerini kurmaları yani yıldız oyuncuların bir takım ekseninde kendi gruplarını kurmaları NBA'in kusursuz işleyen düzenini iyice bozmuştu. Eskiden ligin en paspas takımı birkaç sene içinde yeniden yapılanmaya gidip, başa güreşebiliyorken artık bu lige Büyükler ve Anadolu takımları kavramları geldi maalesef. Saçma sapan adamların uzun süreli devasa kontratları da derken bu 6 yıllık Toplu İş Sözleşmesi bittiğinde lokavtın olacağı kaçınılmazdı ve 1999 senesinden beri ilk kez lokavt gördük ligde. Ve şu ana kadar uzlaşılması da pek yakın görünmüyor maalesef.
Geçtiğimiz Pazar ve Pazartesi günleri toplam 13 saatlik toplantılar yapıldı ve yine bir sonuç çıkmadı ve NBA Başkan'ı David Stern de ligin ilk 2 haftasının iptalinin kararını açıkladı. Ligin ilk 2 haftasının iptali yaklaşık 100 maçın iptal edilmesi ve yaklaşık 83 milyon $'lık seyirci hasılatının kaybı demek oluyor en basitinden. 
Peki nedir bu Takım Sahipleri ve Oyuncular Birliği'nin arasındaki anlaşmazlıklar? En başta yıllık gelir dağılımındaki anlaşmazlık geliyor kuşkusuz. NBA'deki sistem Basketball Related Incomes (BRI) ile işliyor. Bu Basketbolla İlgili Gelirler, 3.7 milyar $'lık bir pastayı oluşturmakta. Takım sahipleri bu pastanın %43'ünü, Oyuncular ise %57'sini alıyor eski Toplu İş Sözleşmesi'nde. 22 takımın zarar ettiği bu ortamda, takım sahiplerinin artık bu devasa uzun kontratlardan kurtulmak istemeleri ve şirket yönettiklerini düşünerek zarar eden bir şirketi açık tutmamalarını istemeleri gayet doğal karşılamak pek de zor değil sanırım. Takım sahiplerinin isteği %50 - %50 bu pastayı paylaşmak istemekte fakat Derek Fisher'ın Başkanı olduğu oyuncular birliği %57 orandan en fazla %53 kadar geri adım attılar ve daha da aşağıya inmiyor. %4'ün bile çok önemli bir meblağ olduğu 3.7 milyar $'lı bir pastada anlaşmazlığın en büyük kısmını bu nokta oluşturmakta.
Diğer anlaşmazlık yaşanan bir çok muhabbet var aslında. Salary cap, kontrat uzunlukları, lüks vergileri vs. Bunlara da kısaca değinirsem; 
Öncelikle Yeni Lüks Vergisi kuralı. Eğer bir takım 5 sezonun en az 3'ünde Salary Cap'in üstünde bulunursa, Cap'in üzerindeki her 1$'ı için, 3$ ceza ödeyecek. Eğer bu iş toplam 5 sezonu da kaplarsa, 1$ için 4$ ödemek zorunda kalacak. 
Diğer bir tartışma konusu da Kontrat Uzunlukları. 2005'teki Toplu İş Sözleşmesi'nde. Eğer bir oyuncu kendi takımı ile tekrardan anlaşırsa en fazla 6 yıl, başka bir takımla tekrardan anlaşırsa en fazla 5 yıl kontrat yapabiliyordu. Takım sahiplerinin artık "Kontratı ver, adam yatsın, overpaid olsun." muhabbetinden dili çok yandığı için kontrat uzunluklarını 3 ve 4 yıl olarak sınırlamak istemekte. Oyuncu Birliği'nin talebi ise 4 ve 5'er yıllık.

Bunların yanında Salary-Cap'in üzerinde bulunan takımlara verilen ayrıcalık olan Mid-Level Exception da başka bir tartışma konusu. Eski CBA'de bir oyuncuya maksimum 5 yıllık ve en fazla 5,8 milyon $ olarak ya da 5,8'i bölerek birkaç oyuncuya mid-level verilebiliyordu. Takım sahiplerinin isteği ise maksimum 3'er yıllık ve en fazla 3 milyon $. 
Takım sahiplerinin isteği en basit olarak BRI'nin %50-%50 olması. Eğer bu olursa makul bir Salary Cap sistemiyle yola devam edilecek benim anladığım. Eğer Oyuncular Birliği %53'lük gelirde ısrar ederlerse, Takım Sahipleri'nin talepi Hard Salary Cap sistemi ama oyuncular buna da yanaşmıyorlar. Hard Salary Cap ise Lüks Vergisi ya da Mid-Level, Larry Bird Exception gibi daha bir çok istisna kural olmayacak anlamına geliyor.

Şimdi kritik bir döneme girmekteyiz. Haftaya Takım Sahipleri ve Oyuncular Birliği Federal Arabulucu eşliğinde bir görüşme daha yapacaklar, bu görüşme çok önemli eğer uzlaşma olmazsa David Stern'ün Noel Tatili'ne yani Aralık sonuna kadar ligi iptal edeceği söyleniyor. Fakat bu haberin ardından Oyuncular Birliği cephesinden Billy Hunter anlaşmanın yakın olduğunu söyledi. Ne kadar doğru bilmiyorum tabi. 
Bu muhabbetlerin ardından ben Takım Sahipleri'nin %100 arkasındayım. Oyuncuların bu kadar manyakça para kazandığı ve 22 takımın zarar ettiği bir ortamda NBA gibi her takımın şampiyon olabileceği bir ligde bu dengesizlik daha fazla gidemezdi. NBA'e Büyükler ve Anadolu takımları etiketleri çoktan gelmeye başlamıştı. İnsanların bu ligi sevmesinin nedeni kaliteli olmasının yanında her takımın rekabet edebildiği bir ortamın da sağlanmış olmasıydı. Bu çizgiden maalesef çok uzaklaşıldı. Ek olarak, oyuncuların kontratlarının son senesinde köpek gibi oynayıp, iyi bir sözleşme yapıp ardından kontratın sonuna kadar el ense yatması da artık takım sahiplerinin ücret ve kontrat uzunluğu konusunda radikal bir karar almasında başrol oynayan etmenler. Bana göre bizim Luksa Andriç ya da Furkan'ın Erick Dampier'ın son 6 yılda oynadığı oyundan da farkı yoktu, hatta çok net fazlası var. Tek farkı Erick Dampier'ın 6 yıl için 73 milyon $'lık kontrat imzalamasıydı ve ortaya oyun olarak neredeyse "0" performans koymasıydı. Erick Dampier gibi daha bir dolu örnek verilebilir "overpaid"lik konusunda.

Sonuç olarak Takım Sahipleri'nin kaybedeceği bir şey yok bana kalırsa. Oyuncular elbet öyle ya da böyle yola gelecekler. Başka çareleri yok. Bir noktadan sonra dirençlerinin kırılacağını düşünüyorum. 
Son olarak bugün bir iddia daha atıldı ESPN tarafından ortaya, 1 aylık gecikmeli, Aralık'ın başından başlayacak ve full 82 maçlık sezonu kapsayacak gizli bir fikstür oluşturulduğu hakkında. İlginç gerçekten. Ne kadar doğrudur bilemiyorum ama Marc Stein gibi bir isim imzalı bir haber ki bence güvenilebilir. Bu Federal Arabulucu'lu toplantıdan sonra işin rengi biraz daha çıkacak gibi ortaya. Bekleyip, göreceğiz. Ancak cidden artık anlaşılsın da bitsin bu çile...