Dün çok rahat götürdüğümüz, 38 dakika boyunca skorda hep önde olduğumuz ve kaybetmeyi aklımızın ucuna dahi getirmediğimiz maçı maalesef son periyottaki kötü oyunumuzla kaybettik. Önce maçı kısaca anlatacağım, ardından bana göre maçı kaybetmemize neden olan noktaları paylaşacağım.
Maça Euroleague maçlarına başladığımız ideal 5'imiz olan Ender-Lakovic-Shipp-Songaila-Andric ile başladık. Maç yazısında belirttiğim gibi, bu ilk 5 Domercant'i tutmada sorun yaşayabilirdi. Beklediğimizin aksine Domercant'in bu periyottaki 5 sayısına çok sorun yaşamadık ve Shipp'in 9, Songaila'nın 8 sayısı ile ilk periyodu 21-12 önde kapattık. 2. periyotta Cevher Songaila'nın kaldığı yerden devam etti ve üst üste bulduğu 5 sayısı ile farkın kapanmasına izin vermedi. Lakovic ve Shumpert'ın 2 üçlüğü sonrası Andric'in de devreye girmesiyle devreye 35-28 önde girdik.
Bu sene rakibimizi hep 3. periyotlarda vuruyorduk, belki bu maçta da aynısı olacaktı ama Lynn Greer'ın kişisel gayretiyle bulduğu 9 sayı buna izin vermedi. Yine de final periyoduna 50-45 önde girdik. Faul problemi nedeniyle fazla süre alamayan Jamon Gordon'ın ekstra eforuyla rakibin bizi yakalamasına izin vermedik ve son 5 dakikaya 60-53'lük skorla girdik. Ne olduysa bu dakikadan sonra oldu, bu son 5 dakikalık bölümde 4 serbest atış isabetiyle sayı bulabildik, kısacası saha içi isabeti bulamadık. Burada oyuncularımızın sorumluluk almaktan kaçması göze çarptı, ona en sonda tekrar değineceğim. Bu son 5 dakikalık bölümde Unics Kazan ise Domercant'in serbest atışları ve son hücumdaki üçlüğü ile 2 eski oyuncumuz Wilkinson ve Lyday'in üçlükleri ile sayı buldu ve maçı kazandı. Bu arada söylemeden geçemeyeceğim, Oktay Mahmuti'nin bu maçta oyuncu tercihleri konusunda çok hatası vardı belki, onları aşağıda yazacağım tek tek ama Unics Kazan'ın son hücumunda alan savunmasına dönmesi ve Pashutin'in çizdiği seti yerle bir etmesi ise inanılmaz bir coaching hamlesiydi. Domercant üçlüğü soktu belki ama inanılmaz zor bir şuttu, zaten Pashutin'in mola dönüşü alan savunmasını görünce kenardan oyuncularına çığlık çığlığa talimat vermesi de ne kadar doğru bir iş yaptığımızı gösteriyor ama işte o mucize şut da girince yapacak bir şey kalmıyor.
Bu maçı nerede kaybettiğimize, hangi hataları yaptığımıza gelelim.
1. Oyuncu Tercihlerindeki Hatalar: Oktay Hoca'yı burada eleştirebileceğim 3 tercihi var. Bunlar Shumpert-Songaila/Cevher, Shipp-Caner ve Tutku-Lakovic tercihleri.
Songaila bize geldiğinden beri en iyi oyununu ortaya koymuştu ilk periyotta. Unics Kazan Pick'n Roll'lerimize çok iyi çalışmış, uzun içeriye devrildiği an bazen 4 numaradan, bazen 3 numaradan yardım getirdiler. Songaila ilk periyot bu yardımların hepsini cezalandırdı, orta mesafeden affetmedi. Songaila'nın hemen ardından oyuna giren Cevher de yine 1 üçlük, 1 de penetre üzerinden turnikesi ile hücumumuza rahatlık getirdi. Normalde burada en güvendiğimiz ve bize en çok avantaj getiren Shumpert ise bu maçta tutuktu. Normalde kaldırıp atacağı üçlükleri atmaktan çekindi, bu rakibin daha rahat yardım getirmesine sebep oldu. Shumpert hücumda kötü olunca savunmada da nasıl aksadığını biliyoruz. Buna rağmen 3. periyodun ortalarından 4. periyodun son 1 dakikasına kadar hep Shumpert ile oynadık. Oyunda kaldığı bölümde çok iyi katkı veren Cevher ve ilk periyot farkı açmamızdaki baş faktör olan Songaila'yı unuttuk. Bir de dikkatimi çeken Shumpert'ı bu maç 3 numarada hiç kullanmadık ve sanırım bundan sonra da bu böyle gidecek. Ama burada Shumpert-Songaila-Cevher üçlüsünün sürelerini iyi ayarlamalıyız. Çok geniş bir kadromuz var, Shumpert böyle kötü oynadığında gerekirse onu 5 dakikadan fazla oynatmayabiliriz, bu lükse sahibiz. Dün bunu yapmadık ve bu muhtemelen yaptığımız en büyük hataydı.
Bana göre 2. tercih hatası da Shipp-Caner ikilisinde oldu. Shipp de Songaila gibi maça çok iyi başlamıştı. 3. periyotun sonunda zorlama tercihler yaptığında kenara alınması normaldi ama son periyotta yaklaşık 7 dakika boyunca Caner'i oyunda tutmak bana göre 2. yanlışımızdı. Caner ilk yarıda çok verimli oynadı, savunma yaptı, ribaund aldı ama 4. periyot maalesef pek iyi değildi. Tuttuğu Domercant takımının sayı bulmakta zorlandığı bölümlerde Caner'in üstüne oynayarak 2 faul aldırdı ve 4 kolay serbest atış isabeti buldu. İşin hücum kısmında ise Caner'i tutan oyuncu Pick'n Roll'lere çok rahat yardım getiriyordu, bu da yine hücumumuza büyük darbe vurdu. Shipp de belki istikrarlı bir şutör değil ama ilk devre içeriye yaptığı katlar ve bulduğu boş smaçlar ve turnikelerle bunu cezalandırmıştı. Caner çok sevdiğim ve mücadelesini her zaman alkışladığım bir oyuncu ama bu seviyedeki bir maçta 10 dakikadan fazla süre vermemiz gereken bir oyuncu değil bana göre. Bunda muhtemelen Shumpert'ı sadece 4 numarada kullanmamız da etkili oldu ama bir şeyler yapıp Shumpert'ı 3'de de kullanmak hem buradaki sorunumuza çözüm getirecek, hem de Songaila ve Cevher'in dakikalarını, dolayısıyla verimliliklerini arttıracak. Shumpert'ın 3 numara olduğu pozisyonlarda savunmada alan savunması, hücumda ise Shumpert'ın post oyununu kullanmak belki bize bir çare olabilir.
Son tercih hatası da Prokom maçında da yaptığımızı düşündüğüm ve belirttiğim Lakovic-Tutku tercihiydi. Tutku'nun Banvit maçında parmağı çıkmıştı ve bu maçta da parmağında bandaj vardı, sık sık parmağıyla oynuyordu. Öncelikle bu yapacağım eleştiri bir sorunu olmaması durumunda yaptığım bir eleştiri, sakatlığı onu rahatsız ettiyse bu paragrafı okumadan geçebilirsiniz. Lakovic bu maç çok kötüydü ama benim eleştirim buna değil, bu kadar kötü olduğu bir günde yine 34 dakika sahada kalmasına olacak. Tutku yine son 14 dakikada oyuna girmedi, üstelik oyunun sıkıştığı bölümlerde Andric ile ikili oyunundan bize kolay sayılar kazandırabilecek iken... Lakovic'teki düşüş acaba çok fazla süre almasından mı diye düşünmeye de başladım. Elimizde 2 pozisyonda bu kadar değerli 4 oyuncu varken bunların birini neredeyse hiç kullanmayıp birini bu kadar fazla kullanmak çok yanlış. Bu Lakovic'in inanılmaz oynadığı Prokom maçında da böyleydi, çok kötü oynadığı Unics Kazan maçında da böyle...
2. Sorumluluktan Kaçma: Kadromuzdan belki memnun olmayanlar vardır ama bu sene bütçemiz doğrultusunda kurabileceğimiz en iyi takımlardan birini kurduk. Euroleague'e yeni girmiş takımların en büyük sıkıntı çektiği nokta olan tecrübe konusunda da takımımız bireysel olarak çok tecrübeli oyunculardan oluşuyor. Ama Prokom maçında sinyallerini veren olay dün yenilmemize sebep oldu.
Dün en kolay sayıya gittiğimiz Pick'n Roll'leri iyi çalışmış bir rakibimiz vardı. Uzunlarımız her devrildiğinde ters taraftan yardım geldi, bizim bunu cezalandırmamız gerekirken oyuncularımız şut atmaktan çekindi ve 2. devrede çok kötü bir hücum performansı sergiledik. İkili oyunlardan sayı bulamayınca öne çıkacak bir oyuncuya ihtiyacımız vardı. Bunun Lakovic olmasından doğal bir şey yoktur belki ama onun bu kadar kötü oynadığı bir günde diğer hiçbir oyuncumuz sorumluluk almadı. Burada bire bir oynayıp atılacak bir üçlük ile maçı koparacaktık belki ama 5 dakika boyunca bunu hiç yapamadık. Bu detay ligde çoğu maçta, hatta Euroleague'de Prokom ve Olimpija gibi zayıf ekiplere karşı canımızı sıkmaz belki ama bu tip maçlarda canımızı fazlasıyla yakabilir.
3. Ribaund Sorunu: Son 2 senedir zaman zaman çektiğimiz ribaund sıkıntısı bu maçta da baş gösterdi. Burada çoğu taraftarımız uzunlarımızı suçlamış ama geçen seneden beri söylediğimiz şeyi yine söylemek gerekiyor. Özellikle Shumpert'ın 4 oynadığı bölümlerde, uzunların da Pick'n Roll'de tepeye çıktığını düşünürsek kısalarımızın ribaund katkısı çok önemli. Unics Kazan maçında özellikle havuza düşen topları almakta sıkıntı çektik, bunlar da yine konsantrasyon ve herkesin ribaunda katkısı ile çözülebilecek şeyler.
Tüm bu sorunların üstüne Andric'in serbest atış yüzdesini de eklediğimde aklıma gelen ilk şey bu maçın geçen senenin başına ne çok benzediği oldu. Geçen senenin başında ribaundlarda inanılmaz sıkıntı çekiyorduk ve Andric odaklı eleştiriler çok fazlaydı. Burada Shipp ortaya çıkmıştı ve ribaundlara verdiği muhteşem katkıyla bu sorunumuzu çözmüştü. Yine Andric serbest atışları çok kötü attığı için acımasızca eleştiriliyordu, sonradan bunu aşıp final serisinde en gerektiği yerlerde en kritik serbest atışları da sokmuştu. Andric yazları çok iyi değerlendiriyor ve geçen seneye göre fizik olarak çok daha güçlü durumda. Kas yapısının gelişmesi muhtemelen sene başında serbest atış yüzdesini düşürüyor. Geçen senenin başında Andric'i delicesine savunmuştum ve beni haklı çıkarmıştı, bu sene de öyle olacak diye umuyorum. Elimizde bu kadar değerli bir uzun varken kıymetini bilmiyoruz bana göre.
Son olarak da biraz taraftara değineyim. Evet gündem çok yoğun, teröre kurban verdiğimiz şehitler ve Van depremi bu maçın arka planda olmasına sebep oldu. Yine bir gün önceki futbol maçından dolayı reklamı iyi yapılamadı bu maçın ama Euroleague tarihimizin ilk maçındaki 8000 taraftar sayısı beni hiç tatmin etmedi. Tezahürat ve destek konusunda tribün yine ortalamanın üstündeydi ama geçen sene kazandığımız basketbol taraftarlığı kimliğinden biraz uzaklaşmışız. Maç öncesi bazı olumsuz gelişmeler de oldu. Hakan Üstünberk bizleri hayal kırıklığına uğrattı, onu da başka bir yazıda anlatmaya çalışacağım.